Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı | |
---|---|
Kartın ön yüzü
|
|
Kartın arka yüzü
|
|
İlk yayınlanma tarihi | 1927 (Nüfus Hüviyet Cüzdanı) 1976 (Nüfus Cüzdanı) 2017 (Kimlik Kartı) |
Veren kuruluş | İçişleri Bakanlığı |
Geçerlilik | Türkiye Gürcistan Kuzey Kıbrıs Moldova Ukrayna |
Belge türü | Kimlik kartı |
Uygunluk şartları | Türk vatandaşlığı |
Bitiş süresi | 10 yılda bir yenileme |
Maliyet | ₺25 [1] |
Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı, sahibinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu ve nüfus kütüklerinde kaydı bulunduğunu kanıtlayan resmi kimlik belgesidir. Yurtiçinde Nüfus Müdürlükleri, yurtdışındaysa Türkiye Cumhuriyeti'nin dış temsilcilikleri tarafından verilir.[2] Kanunen her Türk vatandaşı, doğumuyla beraber nüfusa kaydettirilmeli ve adına kimlik kartı çıkarttırılmalıdır.[3]
Osmanlı'da kimlik belgesi dağıtımı; II. Abdülhamit döneminde, Dahiliye Nezâreti'ne bağlı olarak nüfus işlerini yürüten Sicilli Nüfus Ahali İdare-i Umumiyesi'nin vatandaşlara, halk arasında kafa kağıdı olarak da bilinen, Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye Tezkiresi adlı belgeleri vermesiyle başlamıştır. Ancak o dönemde, Osmanlı'da nüfus kütükleri bulunmadığı için verilen bu tezkereler, günümüz nüfus cüzdanlarından farklı olarak, herhangi bir nüfus kaydına dayanmamaktaydı. Bu yüzden uygulama devlet nezdinde beklenen yararı sağlamamış ve yeni bir sistem arayışı başlamıştır.[4]
Oluşturulan yeni sistem doğrultusunda 1905 yılında ilk genel nüfus yazımı yapılarak nüfus kütükleri düzenlenmiştir.[4] İkinci Meşrutiyetle beraber yeniden açılan Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nın 1914 yılında çıkarttığı Sicilli Nüfus Kanunu'yla da tüm Osmanlı vatandaşlarına Hüviyet Cüzdanı adlı, mühürlü, üzerinde padişah tuğrası ve ay yıldız basılı kimlik belgeleri verilmesi ön görülmüştür. Tüm vatandaşlara; taşınmaz alımında, kamu hizmetine girişte, okula kayıtta, emekli maaşı hakedişinde, pasaport işlemlerinde, evlilikte, gerekli görüldüğü takdirde yurtiçi ve yurtdışı seyahatleri esnasında hüviyet cüzdanlarını ibraz etme zorunluluğu getirilmiştir. Ancak kanunun son maddesine dayanılarak hüviyet cüzdanları verilinceye kadar tüm nüfus işlemleri nüfus tezkereleri üzerinden yürütülmüştür.[5]
Sicilli Nüfus Kanunu, cumhuriyet döneminde de 49 yıl boyunca yürürlükte kalmış, hüviyet cüzdanı uygulaması da Kanun'da düzenlendiği biçimde devam ettirilmiştir. 1927 yılında Umumi Nüfus Tahriri adıyla cumhuriyet tarihinin ilk nüfus sayımının yapılmış; bir yıl sonra da otuz iki sayfalık defter biçimli, Arap harfleriyle yazılmış, ilk sayfasında yukarı bakan ay yıldız basılı hüviyet cüzdanlarının dağıtımına başlanmıştır.[6] Bu cüzdanların ilk sayfasında "İşbu hüviyet cüzdanında isim ve şöhreti ve hal ve sanatı muharrer olan [...] Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetini haiz olup ol-suretle ceride-i nüfusta mukayyet olduğunu müşir işbu hüviyet cüzdanı ita kılındı."[7] cümlesi; ikinci sayfasındaysa sırasıyla "İsim ve Şöhreti", "Tarih ve Mahal-i Veladeti", "Pederinin İsmi ile Mahal-i İkameti" ve "Validesinin İsmi ile Mahal-i İkameti" haneleri bulunmaktaydı.
Latin harflerinin kabulünün ardından, adları T.C. Nüfus Hüviyet Cüzdanı şeklinde değiştirilen kimlikler yeni alfabe kullanılarak tekrar düzenlenmiş; 1934 yılında Soyadı Kanunu'nun kabulüyle cüzdanlarla soyadları da eklenmiştir. Bu dönmede basılan cüzdanların ilk sayfasında sola bakan ay yıldız ve cüzdan sahibinin fotoğrafı; ikinci sayfasındaysa sırasıyla "Aile ismi, yani lakap ve şöhreti", "Adı", "Babasının adı", "Anasının adı", Doğum yeri" ve Doğum tarihi" haneleri bulunmaktaydı. İlerleyen yıllarda "Aile ismi" hanesi "Soyadı" olarak değiştirilmiş ve cinsiyeti göstermek için "Erkek mi Kadın mı" hanesi eklenmiştir.
1963 yılına gelindiğindeyse nüfus cüzdanları değerli kâğıt sayılmaya başlanarak basımında, dağıtımında, bedellerinin tespiti ve tahsilinde Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.[8]
1972 yılında çıkarılan Nüfus Kanunu'yla kimlik belgelerinin ismindeki hüviyet kelimesi çıkarılarak[9] Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanı adlı yeni kimlikler düzenlenmiş; fakat eski Nüfus Hüviyet Cüzdanları da 1991 yılına kadar resmi işlemlerde geçerliliğini korumuştur.[6] 1 Haziran 1976 tarihinde ise erkekler için mavi, kadınlar için pembe tek yapraklı olarak tekrar düzenlenmiştir.[10] 2017 yılında ise tamamen dijital hale getirilen üzerinde çip ve biyometrik veriler bulunan Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı kullanılmaya başlanmıştır.[11]
2007 tarihli bir Başbakanlık Genelgesi kapsamında, TÜBİTAK tarafından geliştirilecek, yongalı Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı projesinin çalışmalarına başlanmıştır. Eylül 2008'den Kasım 2010'a kadar süren pilot uygulamada önce Bolu il merkezinde, ardından tüm Bolu ilinde yeni kimlik kartları vatandaşlar tarafından kullanılarak denenmiştir. 2016 yılı içinde yurt genelinde mevcut T.C. Nüfus Cüzdanları yerine yeni T.C. Kimlik Kartlarının kullanıma sunulması planlanmaktadır.[12] Bu planı hayata geçirmek için mevzuatta da düzenlemelere gidilmiş; 2016 yılında yapılan bir kanun değişikliğiyle Nüfus Hizmetleri Kanunu'ndaki nüfus cüzdanı ifadesi çıkartılarak yerine kimlik kartı ifadesi getirilmiştir.[13] 2017 yılından itibaren eski nüfus cüzdanları değiştirilerek üzerinde çip ve biyometrik veriler bulunan kimlik kartına geçiş yapılmıştır. Kartı almak için NVİ Portal adlı siteden randevu alıp, biyometrik fotoğrafı ile randevu aldığı yere giden vatandaşlar kimlik kartı başvurularını tamamlıyorlar. İlerleyen günlerde belirttikleri adrese kimlik kartı PTT ile gelmekte. Yeni kimlik kartlarının taşınabilmesi daha kolay, deforme olması da zorlaştırılmıştır. Ayrıca arttırılmış güvenlik sayesinde kişinin tüm bilgileri PIN kodu bulunan kimlik kartının içinde muhafaza edilmektedir. Kimliklerin kullanım süresi on yıldır.
Yeni kimlik kartının ön yüzünde Türk kültüründe bulunan birçok öge motif olarak işlenmiştir, bunlar Selçuklu çizgileri, Osmanlı motifleri ve Türkiye Cumhuriyeti'nin modern çizgileri olarak basına tanıtılmıştır. Turkuaz renginin kullanım amacı ise uluslararası alanda Türkiye'yi temsil eden rengin turkuaz olmasından esinlenilmiştir. Kartın arka yüzünde ise 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin binası yer almaktadır.[15][16]
Türkiye'de vatandaşlar, nüfus cüzdanlarını sürekli üzerlerinde bulundurmak zorundadır. 2005 tarihli Kabahatler Kanunu'nun kırkıncı maddesine göre, kamu görevlisine kimliğini bildirmeme kabahatini işleyen kişi hakkında 50 TL idari para cezası uygulanır. Kimliği belirlenemeyen kişi, cumhuriyet savcısına haber verilerek tutulur; kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekli görüldüğü takdirde tutuklanabilir.[17]
MERNİS Projesi kapsamında 1999 yılının sonundan 28 Ekim 2000 tarihine kadar tüm vatandaşların nüfus kayıtlarına 11 haneli birer Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası işlenmiş ve bu numaralar nüfus cüzdanlarına eklenmiştir.[18]