İŞİTME
Bu madde hiçbir kaynak içermemektedir. (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin)
|
İşitme veya duyma, canlıların etraflarında oluşan sesleri işitme organları vasıtasıyla algılamasıdır.
Kulak kepçesiyle toplanan ses dalgaları kulak yolundan kulak zarına gelir ve kulak zarını titreştirir. Zarın titreşimleri kulak kemikcikleri tarafından kuvvetlendirilip oval pencereye iletilir. Oval penceredeki ses titreşimleri dalız içindeki sıvı ile salyangozdaki sıvıya geçer. Ses titreşimleri salyangozdaki sıvıdan işitme duyu hücrelerine oradan da sinirlere aktarılırlar. Sinirler tarafından alınan ses beyne iletilir ve işitme sağlanmış olur.
Kusursuz bir insan kulağı 20-20.000 Hz arasındaki sesleri işitir. İnsan sesi yaklaşık olarak 500–3000 Hz arasındadır.
Kulak Kepçesi → dış kulak yolu → Kulak Zarı → Çekiç, Örs, Üzengi → Oval Pencere → Dalız → Salyangoz → İşitme Sinirleri → Beyindeki İşitme Merkezi
Östaki borusu ile ağızdan ve burundan giren mikroplar orta kulak iltihabı denen tehlikeli bir hastalığa yol açar. Kulakta çınlama, uğultu ve ağrı oluşturur. Kulak zarının delinmesine yol açabilir.
İşitme kaybını önlemek için çok gürültülü yerlerde uzun süre bulunulmamalı, kulak içi herhangi bir nesen ile karıştırılmamalıdır. 80 dB üserindeki seslere uzun süre maruz kalmak işitme kaybına neden olabilir. 130 dB ve üzerindeki sesler kulaklarda fiziksel hasara neden olabilir.
Duyma sistemi beş duyumuzdan biri olan işitme duyusunu gerçekleştirmemizi sağlayan organ ve dokulara verilen genel isimdir. İşitme sisteminin önemli birimleri kulak, kılsal hücreler (hair cell) ve beynin işitmeyi kontrol eden kısımlarıdır.
Kulaklarımız işitmemizi ve dengemizi sağlayan duyu organımızdır. Suya atılan bir taşın oluşturduğu dalgalar gibi havada da ses dalgaları mevcuttur. Bu ses dalgaları kulağımızdaki duyu almaçları ile algılanır. Kulak dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç bölümden oluşur.
Kulak kepçesinden, kulak zarından ve kulak yolundan oluşur. Kulak yolunun sonunda kulak zarı bulunur. Kulak kepçesi kıkırdak bir yapıya sahiptir. Kulak yolu, kulak kepçesini orta kulağa bağlayan bir kanaldır. Kulağımız kulak kiri olarak adlandırılan bir sıvı salgılar. Bu sıvı, kulak yolundaki kıllar ile birlikte kulağa giren toz ve mikropların girmesini engeller ve maddelerin kulak zarına ulaşmasını engeller .
Orta kulakta çekiç, örs, üzengi kemikleri, östaki borusu ve oval pencere bulunur. Üzengi kemiği vücudumuzun en küçük kemiğidir. Çekiç kemiği kulak zarına, üzengi kemiği ise iç kulaktaki oval pencereye temas eder. Bu özellikleri ile kulak kemikleri, kulak zarını iç kulağa bağlayan bir köprü oluşturur. Östaki borusu orta kulaktan yutağa açılır. Böylece orta kulak ile vücudun dışı arasındaki basınç farkını dengeleyerek kulak zarının yırtılmasını engellemiş olur.
Dalız, koklea ve yarım daire kanallarından oluşur. Dalız, oval pencereden gelen ses dalgalarını salyangoza iletir. Salyangozda işitme sinirleri vardır ve gelen ses dalgaları işitme sinirleri ile beyne iletilir. Vücudumuzun dengesinin bozulup bozulmadığını beyinciğe bildirme işini salyangozun üst kısmındaki yarım daire kanalları yapar.
Anatomi ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |
İki kısımdan oluşur. Dışa doğru çıkıntı yapan kısmına kulak kepçesi adı verilir. Kulak kepçesi sesin yönünün belirlenmesinde işlev görür. Burayı orta kulağa bağlayan kanal ikinci kısmı yapar ve dış kulak yolu adını alır. Dıştan içe doğru uzanan bu kanal yaklaşık 2,5 cm kadardır ve S harfi şeklinde kıvrılmıştır. Kıkırdak kısım üzerinde tragi adı verilen kıllar vardır. Kanal içinde bezlerin salgısı ve bunların üzerine binen tozlar sonucu kulak kirleri oluşur. Bu kirler birleşip kuruduğu zaman kanalı tıkayabilir ve işitmeye engel olabilirler.[2]
Dış kulak yolunun sonunda yarı saydam olan sedef renginde kulak zarı bulunur. Kulak zarı; dış kulak ile orta kulağı birbirinden ayırır. Her iki yüzü, atmosfer basıncı ile dengelenmiştir. Zarın iç yüzünü, östaki borusu aracılığı ile boğazdan gelen hava dengeler. Böylece kulak zarının içe çökmesi engellenmiş olur.[2]
Birbiri ile eklemleşen üç kemik timpan zarına çarpan ses dalgalarının amplıtüdünü yükselterek, iç kulaktaki sıvıya iletirler. Kulak zarına tutunan ilk kemik çekiç kemiğidir. Ortadaki örs, sondaki ise üzengidir. Üzengi kemiği oval pencere adı verilen açıklık üzerine oturur.[2]
Temporal kemik içerisinde altı duvarlı bir kemik boşluğudur. Ön iç kısmındaki “östaki borusu” sayesinde yatakla birleşir. Bu durum kulaktaki iç ve dış basınçları dengeleme yönünden çok önemlidir. Östaki borusu normalde kapalı olup yutkunma ve esneme durumlarında açılır. Üst kısmından kulak arkasındaki mastoid kemiğin hava dolu hücrelerine açılır. Bu ilgi orta kulak iltihaplarının bu kemiğe geçmesi açısından önemlidir. Orta kulakta bulunan önemli kısımlardan biri de kemikçikler zinciridir. Çekiç, örs ve üzengi kemikçikleri zar ile iç kulağın bağlantısını sağlar. Bu üç kemikçik vücudun en küçük kemikçikleri olup zara gelen titreşimi takriben 12,19 kat arttırırlar ve iç kulağın “perilenf” sıvısına iletirler. Çekiç kemiği zara yapışıktır. Örs, ortada ve üzengi ise iç duvarda yapışıktır. Üzengi kemiğinin yapıştığı nokta oval pencere adını alır ve iç kulağa titreşimlerin iletimi buradan olur.[3]
Çok karışık yapılardan oluşan ve önemli fonksiyonlar üstlenen kısımdır. Hepsi de temporal kemik içerisinde yer alan, birbirinden ayrı üç kemik boşluktan meydana gelir. Bu kemik boşluklara kemik labirent (labyrinthus osseus) adı verilir. Kemik labirent üç bölümden oluşur. Oval pencerenin açıldığı kısma vestibulum (dalız) denilir. Diğer ikisi ise koklea (kulak salyangozu) ve semisirküler kanallardır (canalis semisircularis osseus, kemik yarım daire kanalları).[4]
Dalız merkezde olmak üzere; önünde salyangoz, arkasında yarım daire kanalları yerleşir. Her üç bölme de, perilenfa adı verilen sıvı ile doludur. Kemik labirentin içinde, labirentin kıvrımlarına uyan ve içi endolenfa ile dolu olan zar labirent (labyrinthus membranaceus) bulunur. Zar labirentin, kemik labirent kısımlarına uyan bölmeleri şunlardır: Vestibulum içindeki kısmı, utriculus ve sacculus'tur. Koklea içinde kalan kısmı ductus cochlearis ve semisirküler kanallar içinde yer alan kısmı da ductus semisircularis adını alırlar.[4]
İç kulakta yer alan diğer duyu reseptörleri denge ve başın uzaydaki pozisyonu ile ilgilidir. Bu reseptörlerin bazısı semisirküler kanalların tabanında yerleşmiştir. Bunlar tamamen denge ile ilgilidir. Bir diğer kısmı ise vestibulumda yer alan sacculus ve utriculus isimli iki küçük zar kese içindedir. Semisirküler kanallar sacculus ve utriculus ile bağlantı halindedir.[5]
Bu keselerden biri başın uzaydaki pozisyonu ile ilgili bilgi alır. Diğeri denge duyusu olup, kılların (silialar) hareketi ile ortaya çıkar. Baş hareket ettiği zaman, siliaların pozisyona kilitlenmesi ile sinir impulsu başlar. Buradan ve kanallardan başlayan denge siniri (n. vestibularis), işitme sinirine (n. cochlearis) katılarak n. vestibulocochlearis'i oluşturur.[6]
Kulak kepçesi tarafından yakalanan akustik dalga dış kulaktaki kulak zarı tarafından orta kulaktaki örs, çekiç ve üzengi kemikleri aracılığı ile iç kulaktaki salyangoz organına aktarılır. Salyangoz akustik dalgayı beynin yorumlayabileceği elektriksel işarete dönüştürmekle görevlidir. Bu aktarma ve elektriksel işarete çevirme işlemleri, insan duyma sisteminin karakteristik özelliklerinin ana belirleyicisidir. Duyma sisteminde iki adet algılayıcının olmasının en büyük avantajı çift yollu (stereo) duymaya izin vermesidir.[5]
Mekanik ses uyarılarını elektrik impulslarına dönüştüren reseptörlere işitme veya corti organı denir. Bu reseptörler zar kokleanın (ductus cochlearis) içinde yerleşmiş olarak işitme siniri (n. cochlearis) ile irtibat halindedirler. Dış kulak yolu içinde ilerleyen ses dalgaları, kulak zarını titreştirerek buraya temas eden kulak kemikçiklerini harekete geçirir.[5]
Burada amplitüdü yükselen ses dalgaları, kemik labirent içindeki perilenfa'ya taşınır. Buradan da endolenfa membranına ulaşırlar. Endolenfa'da ki dalgalanma ince saç kılı şeklindeki reseptörleri (corti organı) uyarır. Bu işlem, sinir impulslarının başlamasını ve işitme siniri ile beyne taşınmasını sağlar.[5]
Kulak, insanın dış görünümünü doğrudan etkileyen, estetik değeri ve aynı zamanda fonksiyonel önemi olan bir organdır. Kulakta, doğuştan hiç gelişmeme de dahil olmak üzere çok değişik şekilsel bozukluklar karşımıza çıkabilir. En sık olarak rastlanan şekil bozukluğu kepçe kulak deformitesidir. Kepçe kulak deformitesi, kulakların, olması gereken normal anatomik duruşundan öne doğru açık durması şeklinde görülür. Çocuğun anne karnındaki duruşu ve uyku sırasındaki yatış pozisyonu ile hiçbir ilgisi yoktur.
Kulağın içindeki bazı organların gelişmemiş olması sonucu oluşan işitme engelleri de gelişim deformiteleri arasındadır.
Wikimedia Commons'ta Kulak ile ilgili çoklu ortam kategorisi bulunur.